Netflix, özgün içerik üretmekte biraz sıkıntıya düşmüş gibi görünüyor. Sex Education’ın biraz esinlenme olduğunu buradaki son maddede belirtmiştik. The Haunting of Hill House da zaten önceden defalarca işlenmişti. Onun yazısına da buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Orman çocuğu Mogli ise malumunuz. IO deseniz o da defalarca işlenmiş bir konunun farklı bir çevrimi. Onun da incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.
Netflix’in peki bu orijinal olmayan, temcit hikayelere kattığı nedir? Daha açık ve abartılmış cinsellik ve daha fazla şiddet. Ahlakçı bir perspektiften yaklaştığım düşünülse de bu cinsellik ne Lars von Trier’in cinselliği ne de bir Otomatik Portakal şiddeti.
Medeniyeti ve canlılara saygıyı inşa etmeye çalışan insanlığın geldiği nokta ne yazık ki bu.
Sinema endüstrisi içindeki şiddet ve pornografi eğer sanata hizmet ediyorsa tolere edilebilirken, eğer bu şiddet ve pornografi sadece sektörün para hırsı için kullanılıyorsa, sanata ve öyküye hizmet etmiyorsa bunu tolere etmemek ve eleştirmek basit olarak ahlakçılıktan fazlası olmalıdır değil mi?
Polar ise John Wick ile aynı konunun, daha fazla cinsellik içeren halinden öteye gidememiş durumda. Bir iki detay değiştirilmiş ama ne yazık ki bu değişiklik aynı yemeğin baharatlısı ve baharatsızı kadar bir fark oluşturmuş. Hep beraber bir bakalım.
-
Polar'ın konusu her zamanki "same old story". Kiralık tetikçilerin bulunduğu bir şirket var: Damocles. Bu şirket 50 yaşına gelmiş tetikçilerini -Evet! kendi elemanlarını- öldürüyor. Bunun sebebi de tetikçilerinin emeklilik fonlarını şirketin kendi bünyesinde barındırması. Yani eğer 50 yaşından evvel tetikçi ölürse bütün emekli parası, bu Damocles denilen şirkete kalacak.
Damocles, 50 yaşına gelmiş tetikçileri birer birer harcarlarken, Black Kaiser denilen tetikçilerinde baltayı taşa vururlar. -
Polar filminde Black Kaiser'in takma isim olarak kullanılması şaşırtıcı değildir. Çünkü Kaiser- Sezar'dır. (Bizdeki Kayseri şehri de buradan mülhem) Tabi sonradan bu Kaiser ismi imparator anlamına zamanla da evrilmiş. Bu yüzden aslında Black Kaiser - Kara İmparator oluyor. ( Polar'da ise Kayser, tetikçilerin kralı pek tabi)
Gelelim Damocles'e. Damocles de arkadaşı Kral Dionissos'a (siz ona imparator da diyebilirsiniz) krallığın çok kolay, çok rahat olduğunu söyler durur. Dionissos da ona bir günlük Krallığı devreder. (Bazı başka hikayelerde Kralın, Damocles'in krallığı istediğini ve Kralı devirmek için uğraştığını anladığı bu yüzden Krallığı bir günlüğüne Damocles'e verdiği işlenir) Damocles tahta kurulduğunda tepesine bakar. Bir de ne görsün. Devasa bir kılıç, incecik bir kıla bağlı şekilde tepesinde sallanmakta.
Mesaj açıktır:
Eğer kral olursan, ölüme, tehditlere ve bunları göğüsleyebilecek çelik gibi iradeye de sahip olmalısın.
(Filmde de Damocles, İmparator'u öldürüp rahatlığa kavuşmak isteyen bir şirket oluvermiş)
Gelelim Vivian'a... Vivian ise Merlin'in büyücü sevgilisi. Belalısı hatta daha doğru bir tabir. İlişkilerinin sonunda Vivian, Merlin'i tuzağa düşürür ve kuleye hapseder. (Filmde de Kaiser'i tuzağa düşürür)
Filmde ne işe yaradığı pek anlaşılmayan Camille ise isminin anlamını rahiplere yardımcı olan kişi şeklinde alıyor. ( filmin sonunda da Kara Kaiser'in yardımcısı olacağı baya baya anlaşılıyor) -
Aslında bu şekilde düşünmemiz biraz mesnetsiz olacaktır. Öykü çakma, kolpa, sıkıcı ve anlamsız. Buralara kadar eyvallah. Ancak John Wick'ten aparılmış diyemiyoruz. Çünkü ölen köpeği ve kaçan huzuru için binlerce ailenin ocağına incir ağacı diken, hümanizmanın doruk noktası John Wick'in çıkış yılı 2014 iken, Polar'ın webcomic olarak Victor Santos tarafından çizilmesi 2012 yılına tekabül eder.
-
Bize tipik bir kendi halinde uyuyan canavarı uyandırma, uyandırırsan sonuçlarına katlanırsın mesajı vermeye çalışmışlar.
Ayrıca altta işlenen bir diğer mesaj ise, her karanlık insanın içinde bir miktar vicdan vardır. Hatalarını bir kambur gibi sırtlarında taşırlar. -
Daha en başta çatır çatır cinsellik ve şiddeti veriyorlar. Daha ilk 15 -20. sn. de neşeli bir ortamdan bir kan gölüne çevriliyor ortalık. Ancak fonda inanılmaz bir neşe var. Çalan müzik, dostluk falan. Ama destursuz bir şiddet ve cinsellik esnasında yaşanıyor her şey. Yine daha ilk dakikalardan şu piramit içindeki gözü, snipercı herifin koluna dövme yapıp insanlara "yeter bıktık illuminatinize de size de...." dedirtiyorlar.
Velhasıl kelam, renk paletleri, müzik, konu öyle bir kullanılmış ki, kendinizi film içinde bir yığın kişiyi öldürmüş, merhametsiz, ahlaksız bir adamı canhıraş savunurken buluyorsunuz.
Bize şu mesajı veriyorlar: Kötü insanlar var evet, ama daha kötüler de var. Gelin siz daha az kötü gözükeni kabullenin. Tıpkı Amerika'daki Hillary - Trump seçimleri gibi bir halet-i ruhiye yani. Kendinizi Trump'ı severken buluveriyorsunuz. -
6 Sonuç
Biz bu filmi ne yazık ki ne anlatı, ne senaryo, ne de sanat bakımından beğenemedik. Eğer böyle öldürmeli, cinsellikli ama gün sonunda elinize avcunuza hiçbir duygu, anlayış, kavrayış bırakmayan bir film izlemek size koymazsa izleyebilirsiniz.
Ama zamanım kıymetli ve izlenecek tonla güzel insanlık birikimi var diyenlerdenseniz uzak durun.
Film seri halinde devam edecek gibi. Senaryo kötü de olsa, başrol oyuncusu fena değil bence 🙂